Birlik(te)


Başka bir yaz tekerlemesi yazabilmek için yola koyuldu.

Daha yola çıkmadan, ''Ne giyeceksin?'' sorusu yerine ''Kimi dışarı çıkartıyorsun?'' sorusunu duydu yeniden.

Yola çıktı.

Vardı.

Bir kütüphaneye vardı neredeyse.

Sayısız kitap olduğu gibi;

Esen her yaz rüzgarına, farklı yapraklarını açarak gösterdikleri sahneler de eşlik ediyordu.

Kafası karıştı.

Önce kapaklarda kaldı aklı.

Sayısız görüntüler.

Bir şeyler anlattıkları kesin.

Davetkar olan şurada mesela

Duvardan destek almış eğri bir belle duruyor.

Asla okumayacağı önyargısına kapıldığıysa şurada.

İnceledi gözlerinin el verdiğince.

Zaman geçti.

Aralarından biri bir başka esen rüzgarda öyle bir sayfasını gösterdi ki bir anlığına da olsa,

Donakaldı.

O anda bile artık o sayfanın kağıt kesiği yüreğinde bir iz bırakmıştı çoktan.

Etrafına bakındı;

Bir gören daha var mı diye sağa sola çevirdi kafasını.

Ayak parmaklarına kadar sıkıyordu bedenini çünkü bilmiyordu;

Bir gören daha bulmak ister miydi, o kitabın esen rüzgardaki göz kırpışını.

Göremedi kimseyi.

Yola koyuldu.

Kapağına yaklaştı.

''Merhaba!''dedi kendi yoluyla

Bir ünleme de bütün sayfalarının bir özetini sığdırmayı denedi.

O da ''Merhaba.'' dedi.

Koyduğu noktaya;

Üstü kapalı bir endişeyle ''O sayfamı mı gördün yoksa?''yı sığdırdığı onun için anlaması kolaydı.

''Gördüm işte...'' dedi

Bu kez de endişe ondaydı, ve üstünü bile kapatmadan üç nokta koydu endişesi için.

Gülümsedi buna.

''Gördüğüne sevindim.''dedi.

''Gördüğüme sevindin mi?''dedi.

''Elbette sevindim!''dedi. 

Oley demeyi büyüdükçe bırakmanın aptalca olduğu felsefesinin tamamını bir ünleme sığdırarak.

O halde seni okumak istiyorum diyecekti ki

Üçüncü sözcüğünde, o, balla kesti lafını,

Balla kesişini de bir mimiğiyle ekledi.

''Ancak ben de seni okuyabileceksem.''

Bir kütüphanedelerdi.

Onun görüp divane olduğu sayfa boştu.

Kendinde de bir sürü boş sayfa olduğundan.


Kol kola oradan çıkacaklarken bir soru aklını öyle meşgul ediyordu ki;

Sorunun aklında kapladığı yerden, kendi adımlarını ondan destek almadan atamaz olmuştu.

Sarhoştu.

Bir kez sormak için kafasını ona çevirdi ama şimdi anlıyordu ki;

Yanına gitmesi boş sayfadan da olsa şimdi ki sarhoşluğu kitabın kapağındandı.

O yüzden soramadı ve henüz içine bile girmemişken, büyüsünde kaybolmamak için bir sokak kedisine çevirdi gözlerini.

''Evet.''dedi.

''Evet mi?''dedi. Asla duyulduğu şekilde algılanmayacak olan sorusunu sordu yani.

Çünkü bir soru işaretine ''Peki, yazacak da mıyız ?''ı sığdırmayı bilecek kadar yazmıştı daha önce.

Keza o da bir soru işaretinden üç dört sözcük çıkartabilecek kadar, okumuştu.

O yüzden ekledi:

''Elbette yazacağız.''



Yorumlar

Popüler Yayınlar