Küçük Bir Kaktüs Bahçesi
Küçük bir kaktüs bahçem var benim. Bütün zamanımı orada geçiririm, kendimi orada huzurlu hissederim. Orada asla kırık kalpler yetişmez mesela çünkü toprağı müsait değildir. Gelen misafirlerimizi en ihtişamlı çiçeklerimizle ağırlar gidenleri de davul zurnayla uğurlarız burada.
Gel misafir git misafir bir gün her insanın bir kaktüs bahçesi olduğunu duydum.
Tabii olmalıydı. Her insanın kendini güvende hissettiği ve her şeyini adadığı bir bahçesi olmalıydı, bunu anlayabiliyordum.
Ama zamanla
duyduklarım daha inanılmaz haller aldılar.
Söylediklerine göre,
bazı insanların daha büyük, koskocaman bahçeleri varmış. Daha çok misafirleri
daha çok çiçekleri oluyormuş orada.
''Aman! Kim ne yapsın
büyük bahçeyi.'' dedim. Ben kaktüslerimle mutluydum.
Zamanla merakım daha da arttı ister istemez.
Ormanmış adı.
Türlü türlü hayvanlar
olurmuş, içinde hep bir hareketlilik olurmuş, manzarası insanın içini açarmış.
Öğrendim onun hakkında. Köklerini, yapraklarını, kokularını ve renklerini
öğrendim.
İşte ilk kez o gün, dönüp
kaktüs bahçeme bakıp, ''Sahiden biraz küçük değil mi ?'' diye
düşünmüştüm. Minik kaktüslerim hemen çiçeklerini kapatmış, küsmüşlerdi bu
düşünceme, güzel koku saçmayı bırakmışlardı. Bastıramadığım merakımın kalp
kırıklıklarının bakışları arasında; aralarında en bilge olanıysa dönüp:
''Evet burası biraz
küçük ama büyümesini istiyorsan önce kendin büyümelisin .'' dedi.
''Ben zaten büyüğüm.'' diye düşündüm ve hemen işe koyuldum. Kendi ormanını
yapmanın bilgesi kişilerle konuştum, bütün söylediklerini can kulağıyla
dinledim.
İyice öğrendikten sonra kazmaya, toprak eklemeye, ekmeye başladım. Toprağım
kocamanlaştıkça içeriye vahşi hayvanlar, türlü böcekler doluştular.
Bu yeni sulu toprak yüzünden minik kaktüslerim hızla soldular .''Tamam.''
dedim. ''Kaktüslerim yoksa ağaçlarım var artık.'' Ama gel zaman git zaman fark
ettim ki bunca ağacım varken hiçbirini tanımıyordum. Hayvanlarımla arkadaş
olayım dediğimdeyse kendimi dağ aslanlarından kaçarken buluyordum .
Kaktüs bahçem küçüktü belki ama biz bizeydik, huzurluyduk. Şimdi ormanımda
türlü türlü belayla debelenirken fark ediyorum ki kendi ormanını yapmayı
öğreten bilgeler o ormanda yaşamayı öğretmezlermiş, huzuru orada nasıl
bulacağını öğretmezlermiş.
Ben de çabalıyorum.
Belki işleri yoluna
koyup da bir ağaca tırmanmayı başarırsam, batan güneşte eskisinden farklı bir
huzur bulurum diye.
Hatta belki bir gün
Küçük bir kaktüs bahçesi bile sığdırırım ormanıma.
.jpg)
Yorumlar
Yorum Gönder